Editör

 

Çok kültürlü, farklı inanç ve etnik yapılardan oluşan toplumları bir arada
yaşatabilme formüllerinin neler olduğu; ırkçılık, faydacılık, bencillik gibi
birlikteliği zorlaştıran unsurlar nedeniyle ‘yeni dünya’nın en önemli meselelerinden
biri haline gelmiştir. İki dünya savaşı ile sarsılan, materyalist
akımların ayrıştırıcı zihni telkinleri ile yorulan insanlık kendisini barış ve
huzura sevk edecek yolları aramaktadır. Tarihi ve dini tecrübeler bu hususta
yol gösterici işaretler sunsa da, bu tecrübeleri günümüze aktaracak yeni
yaklaşımların ortaya konulması kaçınılmazdır.
Bu bağlamda Said Nursî’nin barış, hürmet, muhabbet, hürriyet-i şeriye,
hak, adalet, kardeşlik ve müsbet hareket gibi kavramlar çerçevesinde
Kur’ânî bir bakış açısıyla geliştirdiği bir arada yaşama prensipleri, günümüz
toplumlarının arayışlarına cevap verecek niteliktedir. Said Nursi’nin yaklaşımları;
bir arada yaşama şartlarını ortadan kaldıran kanlı iç savaşlara, temel
hak ve hürriyetleri kısıtlayan ötekileştirici, dışlayıcı, otoriter yapılara ve
insanı ‘insan olma’ vasıflarından uzaklaştıran anlayışlara karşı bir set olma
imkanını içinde barındırmaktadır.
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından geçtiğimiz Mart ayında tertip edilen
“Said Nursi’ye Göre Toplumsal Hareketler ve Bir arada Yaşama” başlıklı
9. Risale-i Nur Kongresi Said Nursi’nin Kur’an’î yorumlarıyla ortaya koyduğu
yorumları incelemeyi, bu hususlarla ilgili sorulara cevaplar bulmayı
amaçlıyordu. Bir önceki sayımızda bu kongrenin tebliğlerine ve sonuç
bildirilerine yer vermiştik. Bu sayımızda da 9. Risale-i Nur Kongresi’nin
tebliğlerini yayımlamaya devam ediyoruz. Ayrıca bu sayımızda 9. Risale-i
Nur Kongresi’nin kapanış oturumu olan “Said Nursi’ye Göre Bir arada Yaşama
Prensipleri” konulu panelin metinlerine yer veriyoruz.
“Birarada yaşama” nedir? İnsanî değerler açısından bir arada yaşama
kavramının işaret ettiği alanlar nelerdir? Bir arada yaşamaya dair dinî ve
tarihî tecrübeyi aktaracak örnekler nelerdir? Dini ve tarihi tecrübelerimizin
bize gösterdiği çoğulculuk ve çok kültürlülüğü zenginlik kabul eden
anlayışların hayata geçirilmesinin yolları nelerdir? gibi sorulara cevaplar
aradığımız bu sayımızın öne çıkardığı dikkat çekici kavramlardan biri Said
Nursi’nin ‘müsbet hareket’ prensibidir.
Şüphesiz, toplumsal huzuru ve barışı tehdit eden, yer yer anarşizme varan
toplumsal hareketler ve sivil vesayet, otoriterizm gibi kavramlar etrafında
düğümlenen tartışmalar ve müstebit uygulamalar karşısında nasıl bir
tavır takınılacağına ilişkin Risale-i Nur’un müsbet hareket prensibi yol gösterici
bir hareket olarak anlaşılmayı beklemektedir. Fertten başlayarak topluma
yayılan, her alanda nesilleri tehdit eden menfî fikir ve hareketlere karşı
bir zırh niteliğinde olan, yapıcı hareket etmekten başka çok farklı alanlara
ve davranış biçimlerine işaret eden müsbet hareket prensibinin temel kodlarının
çözülmesi önemlidir. Ferdî, sosyal ve siyasi alanlarda iman hizmetini
yaygınlaştırma, küfrün önünü kesme, şerri defetme, asayişi muhafaza,
anarşi ve başıboşluğu önleme, yıkıcı/tahrip edici hareketlere aynıyla karşılık
vermeme, adil olma, optimist (pozitif) davranma, sabrı ve şükrü elden bırakmama,
ifrat ve tefritten kaçınma, kainatı mana-i harfî ile okuyabilme,
uhuvveti ön plana çıkarma, ihlas ve sadakatı temel prensip edinme, hürmetmerhamet-
şefkat- ittifak gibi unsurları elden bırakmama gibi insanın ve
toplumun selametini sağlayacak yapıcı unsurları hedefleyen müsbet hareket
prensibinin anlaşılması huzuru arayan günümüz insanı ve toplumları açısından
önemlidir. Elinizdeki sayının buna hizmet edeceğini ümit ediyoruz.
Sizi dergimizle baş başa bırakırken bir sonraki sayımızda, Said Nursi’nin
“Rüyada Bir Hitabe” adlı makalesinin analizi ile karşınızda olmayı temenni
ediyoruz.