Editör

Türkiye’nin 19. yüzyılda Meşrutiyet’le birlikte başlayan demokrasi serüveninde
geldiği nokta; Bediüzzaman’ın meşrutiyet-cumhuriyet, demokrasi,
hürriyet, hak, adalet ve fazilet kavramları etrafında geliştirdiği hukuk devleti
anlayışının ve arayışlarının henüz çok uzağındadır.
Bir önceki sayımızda Bediüzzaman Said Nursi’nin “Azametli bahtsız
bir kıtanın, şanlı talihsiz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi” olarak
tanımladığı Münazarat adlı eserini incelemeye başlamıştık. Bu sayımızda
da hem yazıldığı dönemin sosyal, siyasi ve hukuki problemlerine hem de günümüzün
temel meselelerine ışık tutan Münazarat’ı incelemeye devam ediyoruz.
Bediüzzaman’ın, parçalanmaya yüz tutmuş Osmanlı Devleti’nin son
demlerinde istibdat, hürriyet, meşrutiyet kavramları etrafında şekillenen tartışmalarda
hürriyetçi tavrıyla öne çıkması ve bu tavrını Meşrutiyet’i anlatmak
için çıktığı Şark seyahatiyle bir demokrasi manifestosu sayılabilecek verimli bir
ürüne dönüştürmesi dikkat çekicidir. Münazarat; İslam’ın hak ve hürriyetler
karşısındaki duruşunu temsil eden ve istibdat, hürriyet, adalet, azınlık meseleleleri,
milliyetçilik vb. hususlarda Kurani bir bakışın ipuçlarını sunan gerçek bir
demokrasi bildirisidir.
Münazarat’ın yapısını Bediüzzaman’ın Şark seyahatleri sırasında kendisine
farklı kesimlerden yöneltilen sosyal ve siyasi içerikli sorularla bunlara verilen
cevaplar oluşturur. Eserin ana muhtevasını oluşturan hürriyet, meşrutiyet,
adalet, geri kalmışlık, azınlıklar ve Ermeni meselesi, eğitim, milliyetçilik, Kürt
meselesi gibi hususlar bugün de tartıştığımız meselelerdir. Bu bağlamda hu-
kukun üstünlüğü, hak ve adalet gibi vurguları öne çıkaran, birleştirici fikirlerle
Kuranî bir model sunan Münazarat’ın çizdiği yol haritası günümüzün demokratikleşme
çabalarına büyük katkıda bulunacaktır. Bununla birlikte, İslam
toplumlarının devamlılığını, birlikteliğini ve kalkınmasını sağlayacak ilkelerin
de Kur’an hakikatleri çerçevesinde Münazarat’ta dile getirilmesi, eseri İslam
toplumlarının geleceği açısından da değerli kılmaktadır. İslam toplumlarının
istibdat, hürriyet ve cumhuriyet-demokrasi gibi kavramlara yaklaşımlarının nasıl
olması gerektiğine dair önemli ipuçları sunan Münazarat, İslam dünyasındaki
kronikleşmiş problemleri de çözebilecek kabiliyettedir.
Bu sayımızda “Çağdaş demokratik ilkeler Münazarat’ta nasıl temsil
edilmektedir? Günümüzün demokratikleşme, sivil anayasa, hukuk devleti tartışmalarına
Münazarat’ın katkısı ne olabilir? Şura kavramının sosyal ve siyasi
yansımaları nedir? Gayri Müslimlerle ilişkiler, Ermeni meselesi Münazarat’ta
nasıl ele alınmaktadır? gibi sorulara cevaplar aradık ve Münazarat’ı demokrasi
manifestosu yapan özelliklere değindik. Genel olarak Münazarat’ın ihtiva ettiği
anlam haritasının çağdaş-hürriyetçi demokrasi arayışlarına katkısını göstermek
istedik.
Sizleri dergimizle başbaşa bırakırken, gelecek sayımızda “Kuran
Medeniyeti”nin tartışıldığı dosya konumuzla karşınızda olmayı ümit ediyoruz.