Editör

Aile kurumu, toplumun çekirdeğini ve temelini oluşturmaktadır. Bu bakımdan aile, bireylerin ve toplumun sağlığı, emniyeti, eğitimi, huzuru, mutluluğu ve neslin istikbali açısından hayatî önem arz etmektedir. Ailenin gerçek tanımı, anlamı ve önemi ile karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin neler olduğu, bunlardan tam anlamıyla korunmanın yol ve çarelerinin neler olduğu günümüz insanının öncelikli gündemidir. İnsan cinsini en mükemmel surette yaratmış ve (cüz’î irade de vererek) programlamış olan  Cenab-ı Hakk’ın gösterdiği yol, koymuş olduğu kural ve kanunlar elbette en doğru ve en mükemmeli olacaktır. Bu sebeple, fıtrat denilen yaradılışa ve kanunlarına zıt ve aykırı olan her teşebbüsün başarısızlık ile son bulup akâmete uğraması kaçınılmazdır. Yeryüzündeki bütün toplumların varoluş kaynağı ve çekirdeğini aile kurumu oluşturur. Aileye dair ihtiyaç duyulan her hususta, Kur’an-ı Kerim ve Efendimizin (asm) hayat tarzı ve sünnet-i seniyyesi insanlığa önemli birer rehber olmaktadır. “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık.” ayeti ile “İzdivaç ediniz, çoğalınız. Ben kıyamette sizin kesretinizle iftihar edeceğim.” , “Sizin en hayırlınız, aile efradına hayırlı olandır.” hadisleri aileye bakışın nasıl olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Örneğin, ailenin, yaradılışın bir gereği ve esası, insanlığın temeli ve toplumun çekirdeği olduğu gerçeğine vurgu yapılmıştır. Bu suretle aileye temel bakış açısının nasıl olması gereğine dikkat çekilmektedir. Bediüzzaman Said Nursi de “Nev-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cemiyetli merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir cennet, bir melce bir tahassungâh ise, aile hayatıdır.” şeklinde buyurmaktadır. Bu sözleriyle, aile hayatına esaslı bir tanım getirerek, ailenin, gerçek bir mutluluk kaynağı ve karşılaşacağı türlü zorluklara karşı koruyucu bir sığınak olduğunu ifade etmektedir. Ailenin kurulması vazgeçilmez bir öneme sahip büyük bir ihtiyaç iken, sonra da sağlıklı şekilde ailenin devamını sağlamak belki daha büyük bir önem taşımaktadır. Günümüzde hem ailenin kurulmasının hem de güçlü şekilde devamının önünde engel oluşturan ciddî tehlikelerle karşılaşılabilmektedir. Yakın geçmişe kadar, bu anlamda önemli problemler pek yaşanmamıştı. Fakat günümüzde modernitenin ve bunun getirdiği ve dayattığı, fıtrat ve maneviyat (etik, ahlakî) değerlerinden uzak yaşam biçimlerinin toplumlarda ciddi karşılık bulduğu görülmektedir.  Ailenin kurulmasını bile ortadan kaldırma yönünde, genele de yayma maksatlı organize faaliyetlere şahit olunmaktadır. Gerçekte fıtrata zıt ve aslında insanlığı hedef alan bu tehlikelerin izi sürüldüğünde çeşitli faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Bunlar iktisadî faktörler, Bediüzzaman’ın deyimiyle ‘medeniyet-i hazıra’nın öngördüğü hayat tarzının öğeleri olarak zevk-heva-heves ve bencillik, yalan, güvensizlik, cidal gibi faktörler olarak gösterilebilir. Bu faktörlerin, ilgililerce, doğru ve dikkatli bir biçimde  analiz edilmesi elzemdir. Toplum ve ailenin bileşen ve paydaşları olan tüm bireylerde ihtiyaç duyulan farkındalığı oluşturmak amacıyla, gerekli bilincin sürekli canlı ve devamlı gündemde tutulması gerekmektedir. Bu ihmal edilemez bir vazife ve mes’uliyet olarak belirmektedir.

Taşıdığı öneminden dolayı, aile konusunun akademik düzeyde de detaylı olarak ele alınıp tartışılması ehemmiyet arz etmektedir. İlgili tartışmalar dikkatle analiz edilerek varılan sonuçların kamuoyuna gerekli tüm yollarla ilan edilmesi elzem görülmektedir. Bu vesileyle Risale-i Nur Enstitüsü’nün organize ettiği “Toplumun Temeli Aile” başlıklı 17. Risale-i Nur Kongresi’nde aile konusu 5 masa halinde etraflıca masaya yatırılmıştır. Bu masalar “Aile Kavramı ve Birliği”, “Aile ve Eğitim”, “Aile ve Medya”, “Aile ve İktisad”, “Aile ve Toplum” şeklinde isimlendirilmiştir.  166. sayımızda 17. Risale-i Nur Kongresi’ndeki masalara katılım sağlayan akademisyenler ve araştırmacıların sundukları tebliğlerin tam metinlerine yer verilecektir. Siz okuyucularımıza iyi okumalar diler, 167. sayımızda da “Aile” konusunu işlemeye devam edeceğimizi belirtmek isterim.