Editör

 

İslami literatürde dinle hayat arasındaki irtibatı aslına uygun olarak
canlandırmak için kullanılan, dinin köklerine ve özüne sahip çıkmak amacını
taşıyan, ‘esaslarına dokunmadan dini, asrın şartlarına göre yeni izah ve
ispatlarla insanların anlayışına en uygun bir şekilde ortaya koyma’ anlamında
bir ihya hareketi olarak düşünülen tecdid kavramı, son yıllarda bilhassa
İslam aleminin bir çok alanda yaşadığı krizler nedeniyle tekrar gündemimize
girdi. İslam toplumlarının genelini tehdit eden ve genel bir çöküşe işaret
eden bozulma hali karşısında entelektüel ve kalıcı çözümler üretememek,
geleceğimizi şekillendirebilecek yeni paradigmaların geliştirilmesi ihtiyacını
beraberinde getirmektedir. Tecdid kavramı ve bu kavramın işaret ettiği
Risale-i Nur, bu imkanları içinde barındıran özelliklere sahip olması nedeniyle,
yeniden, bir çok yönüyle incelenmeyi beklemektedir.
Zira; birkaç asırdır seküler ideolojilerle örülmüş bir ağın içinde çırpınan
İslam dünyası; istibdat, zulüm ve tahakkümle çevrelenen, cehalet, fakirlik ve
ihtilaflarla sağlamlaştırılan prangalarını kırıp atacak yeni yol ve yöntemlerin
arayışı içindedir. Bu bağlamda seküler algıların yaygınlaştığı, din olgusunun
bir çok alanda zayıflatıldığı ve bilhassa Ortadoğu’daki konjonktürel
gelişmeler nedeniyle İslam’ın özüne dair soru işaretlerinin çoğaltıldığı bir
zaman diliminde dinle hayat arasında metodik ve sistematik bir ilişkinin
nasıl kurulacağı, inancın hayata, aslına uygun bir şekilde nasıl aktarılacağı,
iman-ahlak-ibadet vb. noktalarda zaaflarla boğuşan İslam dünyasının
‘zaaf-ı diyanet’ini ortadan nasıl kaldıracağı soruları Risale-i Nur’un ortaya
koyduğu yöntemler açısından ele alınmalıdır.
Dinin siyaset ve devlet ilişkilerinin düzlemi, ayrıştırıcı-çatıştırıcı bir
noktaya gelen farklı tebliğ metodları, özendirici modellerin önem kazandığı
günümüzde insanı ve insanlığı hidayete ulaştıracak metotlardan yoksunluk,
asırlardır devam edegelen İslam âleminin geri kalmış görüntüsü, insanımızı
cehaletin pençesinden kurtaracak eğitimle ilgili kısırdöngü, fert-aile ve toplumu
tehdit eden imani ve ahlaki zaafiyetler, barış ve kardeşliği emreden bir
dinin hakim olduğu coğrafyada hiç bitmeyen tefrikalar ve savaşlar… İslam’ı
anlama ve anlatmada bir model ve metod olarak Risale-i Nur’un -tecdid
kavram etrafında- bir çok yönüyle ele alınmasını zaruri kılıyor.
Risale-i Nur Enstitüsü, buradan hareketle 10. Risale-i Nur Kongresi’nin
konusunu “Bir Tecdid Hareketi Olarak Risale-i Nur” olarak belirledi. 28-
29 Mart 2015 tarihlerinde İstanbul’da masa çalışmaları şeklinde beş masa
etrafında gerçekleştirilen kongrede Risale-i Nur’un tecdid yönü farklı yönleriyle
ele alındı. Günümüz İslam toplumlarının dinle bağını doğru ve aslına
uygun bir şekilde kuracak imkanlarının tartışıldığı kongreyle insanımıza
ve genel olarak da İslam toplumlarına yol göstermek amaçlandı.
Son günlerde de bir çatışma sahası haline gelmeye başlayan din ve siyaset
ilişkilerinin nasıl belirleneceği, din siyaset ilişkilerinin demokratik bir
toplum açısından hangi kriterler etrafında düzenleneceği sorularıyla birlikte,
dinin siyasete alet edilmesi ya da dinsizliğin siyasete alet edilmesi gibi
siyaset tarzları karşısında Risale-i Nur’da önerilen siyasetin dine hizmetkar
kılınmasının imkanları, dini kimliğin devletle ilişkisi, iktidar cemaat ilişkileri,
iktidarı ele geçirerek dine hizmet etmeyi amaçlayan İslamcı siyaset karşısında
Risale-i Nur’un yaklaşımı, güç, iktidar vb. olgular karşısında ferdin
durumu gibi din-siyaset-devlet ilişkilerine atıfta bulunan bir çok hususun
tartışıldığı birinci masada Risale-i Nur’da din-siyaset-devlet telakkileri ele
alınarak Risale-i Nur’un bu konudaki yaklaşımları dile getirildi.
Asli dindarlığın veya dinin aslına uygunluk içinde etkinliğinin yeniden
sağlanması ile ilgili olan tecdid, Bediüzzaman Said Nursî’nin ‘doğru İslamiyet
ve İslamiyet’te layık doğruluk’ ifadesinde kendini göstermektedir. Bugün
İslam ahlak ve akaidini hayata aktarmakta zorlanan İslam dünyasında dinin
öğrenilmesi, anlatılması ve hayata aktarılması hususundaki farklı eğilimler
ve metodlar asrımıza uygun tebliğ metodlarının da neler olduğuyla ilgili
soruları çoğaltmıştır. Bu bağlamda fertten başlayarak aile ve topluma yayılacak
doğru eğitimin ne olduğu, İslam dünyasının birkaç asırdır boğuştuğu
cehalet karanlığından nasıl kurtulacağı, Risale-i Nur’un tebliğ ve eğitim
açısından çağdaşlarından farklı olarak neler getirdiği, modern çağ insanına
ve günümüz İslam toplumlarına farklı olarak neler sunduğu “Risale-i
Nur’da tebliğ metodları ve eğitim” masasının tartışma konuları arasındaydı.
Köprü dergisi olarak bu sayımızda 10. Risale-i Nur Kongresi’nin deklarasyonlarıyla
“Risale-i Nur’da din-siyaset-devlet telakkileri” ve “Risale-i
Nur’da tebliğ metodları ve eğitim” masalarına ait tebliğlere yer veriyoruz.
Sizi dergimizle baş başa bırakırken gelecek sayımızda da 10. Risale-i Nur
Kongresi’nde sunulan diğer tebliğlerle karşınızda olmayı ümid ediyoruz.