Editör

 

Bediüzzaman Said Nursî tarafından ortaya konulan Medresetüzzehra
projesi, İslam toplumlarının son birkaç asırdır yaşadığı gerileme haline
kalıcı çözümler üreten, İslam coğrafyasının en büyük problemleri olarak
tesbit edilen “cehalet, zaruret ve ihtilaf ”ı ortadan kaldıracak dinamikleri
harekete geçiren niteliklere sahiptir. Bu bağlamda Bediüzzaman’ın sanat,
marifet ve ittifak sacayaklarıyla sağlamlaştırdığı bir eğitim projesi olan
Medresetüzzehra’nın bir medeniyet tasavvuru olarak ne anlama geldiği de
ayrıca tartışılması gereken bir husustur.
Bir önceki sayımızda ‘bir medeniyet projesi’ olarak başlıklandırdığımız
Medresetüzzehra’yı bir çok yönüyle ele alma imkanını bulduk. Bu sayımızda
da İslam coğrafyasının kadim problemlerine çözüm üretebilecek imkanlara
sahip bir proje olarak değerlendirdiğimiz Medresetüzzehra’yı tartışmaya
devam ediyoruz.
Belirgin özelliklerinden biri olarak din ilimleri ile fen bilimlerinin birlikte
okutulması esasına dayanan, kainata mana-i harfi nazarıyla bakma kabiliyetini
öğrencilerine kazandırarak pozitivist etkiler nedeniyle Allah ile
ilişkisini zedeleyen modern çağ insanının Yaratısıyla barışmasını sağlayan
Medresetüzzehra’nın ortaya koyduğu açılımlar her alanda insanlığa öncü
olması beklenen İslam toplumlarına bu öncülüğü yapacak imkanları sunacak
niteliktedir. Zira Medresetüzzehra, din ve bilimi aynı çizgide buluşturarak
maddi ve manevi tekamülün önünü açmakta, milliyetçilik illetini kökünden
kurutarak kardeşlik bağlarını kurmakta, İttihad-ı İslam’dan dünya
barışına uzanan yolları Kuranî prensiplerle döşeyecek muhtevanın içerik ve
yöntemini sunmaktadır.
Editör
Bediüzzaman’ın Ezher’in kızkardeşi olarak ifade ettiği Medresetüzzehra’nın
ayrılan, parçalanan, tefrikaya düşen İslam toplumlarının geleceği
açısından neyi ifade ettiği önemli bir sorudur. Bu bağlamda ‘muhtemel
gelecek’ tartışmaları içinde insanlığın yaşadığı ‘medeniyet krizi’ni aşma ve
dünyamızı huzur içinde yaşanabilir bir yer haline getirebilme, kan ve gözyaşı
coğrafyası haline gelen İslam dünyasındaki problemleri çözebilme hususunda
Medresetüzzehra’nın ortaya koyduğu açılımlar dikkate değerdir.
Bir önceki sayının devamı olarak bu sayımızda da Medresetüzzehra’nın
İttihad-ı İslam açısından önemi, ‘din-bilim çatışması’nı sona erdiren hususiyetleri,
eğitimdeki temel hedefleri, eğitimin irfan boyutuna katkısı gibi bir
çok yönü ele alınıyor. Bu çalışmaların Bediüzzaman’ın ideali olan Medresetüzzehra
konusundaki çalışmalara katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Sizleri
dergimizle başbaşa bırakırken gelecek sayıda “Hürriyet ve Demokrasi
Ekseninde İslam Kardeşliği ve Dünya Barışı” konulu 13. Risale-i Nur
Kongresinin tebliğleriyle karşınızda olmayı temenni ediyoruz.